İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik olduğu belirtilen "çıkar amaçlı suç örgütü" soruşturması kapsamında hazırlanan yaklaşık 4 bin sayfalık dev iddianame, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. İddianamede, aralarında eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "örgütün kurucusu ve lideri" olarak nitelendirildiği 400'ün üzerinde şüpheli yer alıyor. Savcılık, şüphelilere "suç örgütü kurmak ve yönetmek," "rüşvet," "ihaleye fesat karıştırma" gibi çok sayıda suçlama yöneltirken, İmamoğlu hakkında istenen cezanın yüzlerce yıla ulaştığı ve yaklaşık 160 milyar TL'lik bir kamu zararı iddiasının bulunduğu belirtiliyor.
İddianamenin en dikkat çekici bölümlerinden biri, inşaat firması sahibi Dursun Keleş'in ifadeleri oldu. Keleş, Beylikdüzü'ndeki "Deniz İstanbul" projesi sırasında dönemin belediye başkanı Ekrem İmamoğlu adına kendisinden "kreş projesi" adı altında yardım istendiğini öne sürdü. İddiaya göre, İmamoğlu'nun yönlendirmesiyle yanına gelen Adem Soytekin, "Başkan sizden kreş projesi adı altında yardım yapmanızı istiyor" söyledi. Keleş, talebi reddedince İmamoğlu’nun telefonla arayarak "Madem anlaşamıyoruz, o projeyi tamamlatmayacağım" tehdidinde bulunduğunu ve ticari faaliyetlerinin sekteye uğramaması için talebi kabul etmek zorunda kaldığını anlattı. Bu kapsamda, proje içindeki 3 daireyi Soytekin'in yönlendirdiği firmaya bedelsiz devrettiğini, dairelerden ikisini daha sonra 3 milyon TL ödeyerek geri almak zorunda kaldığını ifade etti.
Ayrıca iddianamede, başka bir proje sahibi Mustafa Keleş'in de ifadesine yer verildi. Mustafa Keleş, Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde projesiyle ilgili görüşmelerde kendisinden "villa istediğini" iddia etti. İBB döneminde ise ruhsat süreçlerinin uzatıldığını ve sorunun çözümü için Fatih Keleş'e 1 milyon dolar rüşvet verildiğini öne sürdü. Bu iddiaların yanı sıra, 2020 yılında İBB'ye destek adı altında 4 milyon TL'lik bir yardım talebi iddiası da dosyaya girdi.
Savcılık, toplanan delil ve irtibat kayıtlarını da iddianameye taşıdı. HTS (Haberleşme Trafiği Tespit) kayıtlarına göre Ekrem İmamoğlu ile Mustafa Keleş'in 2017-2020 yılları arasında 32 kez irtibat kurduğu tespitine yer verildi. Savcılık, İmamoğlu'nun rüşveti doğrudan talep etmese de, süreci dolaylı yoldan yönettiğini ve usulsüz işlemlere onay verdiğini iddia etti. Belgeler, etkin pişmanlık ifadeleri, MASAK raporları, banka dekontları ve tapu kayıtları gibi çeşitli delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda, rüşveti alan kişinin Ekrem İmamoğlu olduğu yönündeki iddia iddianamede yer buldu.
İddianamede, şüphelilerden Adem Soytekin ve Veysel Erçevik'in eylemleri doğruladıkları ve bazı şüphelilerin suçlamaları ikrar ettikleri belirtilirken, örgüt lideri olarak gösterilen Ekrem İmamoğlu ile Fatih Keleş'in ise haklarındaki suçlamaları şiddetle reddettikleri kaydedildi. İmamoğlu'nun daha önceki polis ifadesinde de soruları "muhatap almadığını" ve tüm isnatları reddettiğini söylediği biliniyor.
Hazırlanan iddianame, İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulmuş olup, hukuki süreç devam etmektedir. İddiaların doğruluğu veya yanlışlığı, mahkeme süreci sonunda netlik kazanacaktır. Bu kapsamlı soruşturma ve iddianame, Türkiye gündemindeki yerini korumaktadır.