Deprem Uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde geçtiğimiz günlerde yaşanan ve bölgede artçı sarsıntılarla devam eden sismik hareketliliği derinlemesine analiz etti. Özellikle son kaydedilen 4.9 büyüklüğündeki artçı deprem sonrası yaptığı açıklamada, sarsıntıların alışılmışın dışındaki dağılımına dikkat çekerek, bölgede yeni ve 6 büyüklüğüne ulaşabilecek bir deprem potansiyeli bulunduğuna dair kritik uyarılarda bulundu. Üşümezsoy'a göre, bu sismik hareketlilik sadece bir artçı dizisi olmaktan öte, yeni bir kırılmanın habercisi olabilecek özellikler taşıyor.
Üşümezsoy, Sındırgı'da yaşanan 6.1 büyüklüğündeki ana depremin ardından gerçekleşen artçı sarsıntıların harita üzerindeki konumlarını detaylıca inceledi. Normal koşullarda ana şokun merkez üssü çevresinde yoğunlaşması beklenen artçı dizisinin, bu bölgede güney yönüne doğru belirgin bir kayma ve ilerleme gösterdiğini tespit etti. Bu alışılmadık dağılım, uzmanı, yaşananların sadece bir artçı deprem serisi değil, yeni bir fay segmentini zorlayan öncü sarsıntılar olabileceği yorumuna götürdü. Deprem Uzmanı, bu dizilimin fay hattının derinliğiyle olan ilişkisini vurguladı ve sarsıntıların Sındırgı fayının kendisinde değil, daha güneydeki paralel fay hatları üzerinde odaklandığını belirtti.
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bölgenin jeolojik yapısının ve fay mekanizmalarının bu sıra dışı hareketliliği açıkladığını ifade etti. Sındırgı'nın güneyinde, yan yana uzanan paralel listrik fayların bulunduğunu ve bu fay yapılarının, yer altındaki enerjinin birikme ve boşalma sürecini anlamak açısından büyük önem taşıdığını kaydetti. İlk büyük depremin, komşu faya stres yüklediğini ve güneye doğru kayan artçıların, bu yeni fay düzlemi üzerindeki potansiyel bir kırılmaya işaret ettiğini belirtti. Bu durum, bölgenin karmaşık fay sistemi içerisinde bir domino etkisi yaşanabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Bölgedeki sismik hareketliliğin incelenmesi, Simav Fayı ve Emet-Eğrigöz hattı gibi daha geniş bir fay sisteminin etkileşimini de gündeme getirdi. Üşümezsoy, Sındırgı odaklı hareketliliğin bu komşu sistemlerle ilişkili olduğunu ve kuzeye doğru oluşan küçük çaplı yarıklarda da depremlerin yaşandığını aktardı. Ancak, bu küçük depremlerin, uyarısını yaptığı potansiyel büyük deprem tehlikesiyle doğrudan bir bağlantısının olmadığını dile getirdi. Uzmanın analizleri, bölgesel fay hatları arasındaki enerji transferini ve etkileşimin boyutunu ortaya koyarak, tehlike haritasının yalnızca tek bir fay hattıyla sınırlı olmadığını gösterdi.
Akhisar ve çevresinde gözlemlenen ve sayıca fazla olan sarsıntıları "deprem fırtınası" olarak adlandıran Prof. Dr. Üşümezsoy, bu tür sismik hareketliliğin her zaman kaçınılmaz olarak büyük bir depreme dönüşmeyebileceği yönünde de bir değerlendirme yaptı. Deprem fırtınalarının, bölgedeki biriken gerilimin küçük ölçekli kırılmalarla kademeli olarak boşalması anlamına gelebileceğini ifade etti. Ancak Sındırgı'daki artçı dizisinin güneye kayma eğilimi, bu genel yorumdan ayrılarak yeni bir kırılma riskini öne çıkarıyor.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'un değerlendirmeleri, Balıkesir-Sındırgı ve çevresindeki sismik aktivitenin yakından izlenmesi gereken kritik bir döneme işaret ettiğini ortaya koyuyor. Artçıların dağılımındaki değişim, bölgedeki paralel fay hatlarının potansiyel riskini vurguluyor ve 6 büyüklüğünde yeni bir depremin yaşanma olasılığını ciddi bir uyarı olarak gündemde tutuyor. Uzman, bölge halkını panikten uzak durmaya, ancak mevcut yapısal riskleri göz önünde bulundurarak tedbirli olmaya çağırmaktadır. Ayrıca Üşümezsoy, Simav Dağı'nın yüksekliğinin, dağın yükselmesi ve ön kısmının çökmesiyle oluşan jeolojik süreçlerin bir sonucu olduğunu da ekledi.